Spor, Olimpiyat, Ahlak

Sporda başarıya ulaşmak için en önemli unsurlardan birisi de psikolojik faktörlerdir.

Sportif başarıyı etkileyen faktörleri; karar verme, motivasyon ve sosyal faktörler olarak sayabiliriz.
Antrenör, temel psikolojik bilgilerden yararlanarak kendine özgü spor dalında başarılı olmanın yollarını arar.

Bu nedenle bu bölümde antrenman uygulamasının başka bir boyutu olan antrenörün psikolojisini, özellikleri, yönetim stili ve başarıyı etkileyen en önemli faktör olan sportif motivasyon incelenerek ve temel bilgiler aktarılacaktır.
Antrenörün ilgilendiği sporcuların belli bir grup olduğu ve bu gruptaki sporcuların belirgin bir amaç için bir araya geldiğini düşünerek yola çıkmalıyız. Antrenörün amacı, bireydeki bedensel performans özelliklerini yapılan spor dalına uygun biçimde arttırmak ve takımın amaçlanan hedefe ulaşmasında aktif olarak sporcuları yönlendirmektir. Bunun için sporcuları çalıştırması motive etmesi, organizasyon ve gerekli planlamayı yapması gerekir. Tüm bunların yanı sıra grubu, istenen hedefe doğru yönlendirecek olan antrenörde liderlik özelliğinin bulunması, başarı için önemli bir faktördür.

Düşünürler, lideri değişik şekillerde tanımlamaktadırlar. “Lider, birden fazla kişi olarak hesaba katılan kişidir”(Overstreet):”Liderlik, insanları arzulanan bir amaca doğru yönelten etkileyici faaliyettir”(Tead):”Lider, rehberlik eden ve yöneten kimsedir”(Funk ve Wagnals).
Lider, grup ya da takımın beklentilerini yerine getirmede araç olan ve amaca ulaşmak için grubun motive edildiği ve yardım edildiği ortamı geliştiren bir birey olarak görürüz. Liderin başlıca görevleri, grup amaçlarını belirlemek, gruba bu amaçlara göre yaşamasını sağlamak ve grubun içindeki çatışma ve problemleri çözmektir.
Bilimsel araştırmalar spor alanında özel anlamı olan antrenörlükte liderliğin niteliğini araştırarak, antrenörün etkinliğinde rol oynayan üç faktörü ortaya çıkarmıştır.
1. Antrenör – sporcu ilişkisi
2. İşin yapısı
3. Antrenörlük mevkiinin gücü.

Birinci faktör olan antrenör-sporcu ilişkileri iyi ya da kötü olarak derecelendirilir. Sporcuların antrenörü sevme derecesine işaret eder. Antrenörün teknik bilgisine güvenme ya da onun sporcular arası ilişkilerini yürütmesi gibi arı faktörlerden ortaya çıkar (iletişim kurma istekliliği, dinleme, disiplinsiz tarzlarda açık olma vs.).İkinci faktör durumundaki yapılanma derecesi ise yapılanmış bir durum olduğu kabul edilir. Son olarak üçüncü faktör antrenörlük mevkiinin gücüdür. Bu bir mevkiinin kuvveti ya da gösterilen otorite gücü olarak tanımlanır. Kuvvetli ya da zayıf antrenörlük mevkiinin gücü olarak ikiye ayrılır. Bu mevki gücü kulüp yönetimi tarafından bilinçli desteklendiğinde, kuvvetli olduğu düşünülür.
Antrenör- sporcu ilişkisi uyumluysa, işin yapısı belirginse (neyin, nasıl yapılacağı belliyse) ve antrenörlük mevkiinin gücü kuvvetliyse (yani antrenörün elinde yeterli derecede güç ve yaptırım varsa) ve antrenör sporcuları tarafından lider olarak kabul ediliyorsa, antrenör için liderlik davranışı gösterilebilmesi için uygun bir ortam var demektir. Bu üç faktörden birisinin ya da ikisinin pek olumlu olmadığı durumlar antrenör için daha elverişsiz durumlardır. En elverişsiz durumlar ile en uygun durumlarda iş yönelimli antrenör daha etkin olmakta, orta derecede elverişli durumlarda kişi yönelimli antrenör daha başarılı olmaktadır.
Antrenörün sevildiği ve çalışma ortamının tamamen uygun olduğu durumlarda antrenörün anlayışlı, sosyal – duygusal davranışlar göstermesi kişi yönelimli olması gereksizdir. Tüm faktörlerin uygun olduğu durumlarda antrenörden takıma, sporcuya yol göstermesi beklenir. Yani iş yönelimli antrenörlük davranışı sporcular tarafından rahatlıkla kabul edilir.
Faktörlerin tamamen olumsuz olduğu, yani işlerin yapılanmamış, antrenörün sevilmediği, güçsüz olduğu durumlarda antrenörün işe sarılması daha iyi sonuç verir. Karışıklık ve belirsizlik içinde iken sporcu kendine yol gösteren birine gereksinim duyar.
Sporcu performansında önemli etkenlerden biri olan antrenörün performansa doğrudan etkisi vardır. Antrenör yıllar süren antrenman sürecinde sporcuyla doğrudan ilişki içinde olan, onu yüksek performansa götüren kişidir. Bir sporcu ne kadar yetenekli olursa olsun, ne kadar çalışırsa çalışsın kazanmak için bir antrenörün yardımına ihtiyaç duyar. Bir antrenörün görevi yalnızca çalıştırmak ya da sporun nasıl yapıldığını göstermekten ibaret değildir. O, spor bilimcilerinden, spor hekimlerinden ve spor psikologlarından aldığı bilgileri yorumlayıp kendi deneyimleri ile karşılaştırdıktan sonra sporcuya aktarır.
Antrenör, bir taraftan araştırma sonucu aldığı bilgileri uygulanabilir hale getirip, sporcuya iletirken, diğer yandan performansını yükseltmek için yapılması gereken araştırmaları belirleyip, araştırıcılara bildirir.
Çünkü bilim adamlarının verileri, kuramsal bilgiler olup, pratik uygulamaya uygun değildir. Bu veriler, sporcuların kişilik ve sportif özelliklerine göre bazı değişikliklere uğraması gerekir.Bunun yanı sıra sporcuyu en yakından tanıyan kişi olarak antrenör, bilim adamlarına, araştırmaları için gerekli ipuçlarını da verir. Bu şekilde bilim adamı, sporcu antrenör üçlüsünün orta halkası olarak bilgi alışverişini düzenler.
Takımların farklı görüşlerini, sporcuların farklı tepkilerini açıklayabilmek amacıyla, sahip bulunacakları kişilik özellikleri bakımından antrenörlerin beş kategoride toplanabileceği görüşü savunulmuştur. Buna göre antrenörler:
1.Aşırı disiplinli ve otoriter,
2. Uysal ve iyi huylu,
3.Gergin ve hareketli,
4.Gevşek,
5.İş yapar görünüşlü ve gayretli, olarak sınıflandırılmıştır.

Antrenörlerin hemen hepsinin bu kalıplara girmeyeceği, çok tabiidir. Ancak bu kategorileştirme, genel olarak farklılıklar göstermesine rağmen yine de ortak olan niteliklere göre düşünülmüştür. Her antrenörde eleştirilen, eksik görülen yön mutlaka vardır. Bu bakımdan, her yönü ile “ideal” ve komple olan bir antrenör yoktur, diyeceğiz. Başarı söz konusu olduğunda da bunun hüner, teknik, mali durum gibi elemanlarla, antrenör kişiliğinin takımı meydana getirmesine ya da bazen gibi sadece “şans”a dayandığını söyleyeceğiz.
Sporcunun ya da takımın başarılı olmasında antrenörün kişiliği büyük önem taşır. Antrenör bir öğretici, eğitici, yol gösterici olarak bazı özelliklere sahip olmalıdır. Ancak bu özelliklere sahip olduğu takdirde sporcusunun saygısını kazanabilir. Bunlar şöyle sıralanabilir.

Spor Bilgisi: Sporcu antrenörün bilgisinden emin olmalıdır. Mesleki alanda karşılanabileceği her türlü güçlüğü antrenörün yeneceğine inanmalıdır.

İlgi: Antrenör çalıştırdığı sporcuların her birine eşit ve yeterli ilgiyi göstermek zorundadır. Bu ilgi sporcunun özel yaşantısında da sürmelidir. Antrenör sporcularına gösterdiği ilgiden çok fazlasını mesleğine karşı göstermeli, sürekli olarak mesleğinde ilerlemek ve yeni gelişmeleri izlemek için çaba harcamalı ve bu çabayı sporcularına hissettirmelidir.

Dürüstlük: antrenör kendisine ve sporcularına karşı dürüst olmak zorundadır. Sporcularının ve kendi hatalarını aynı dürüstlükle ortaya koyabilmeli, sporcularına gerekli performansı sağladığı takdirde, haklarını elde edeceklerinin güvencesini, sözle değil, davranışları ile vermelidir.

Örnek Olmak: Antrenör, tutum ve davranışlarıyla sporcularına iyi örnek olmalıdır.
Olgunluk: antrenör, sporcularının kusurlarını ve zayıf yanlarını alay etmeden düzeltme yoluna gitmeli.

Değişebilirlik: Antrenörün gerek dünya görüşü, gerekirse spor kültürü yeni bilgilerine açık olmalıdır.
Antrenör, kendi kişiliğinin özellikleri altında sporcusu veya takım ile olan ilişkilerini düzenler. Antrenörün psikolojik ve karakteristik özelliklerine de bakacak olursak şöyledir.
1. Aşırı Disiplinli ve otoriter Antrenör

Çeşitli yazarlar antrenörleri otoriter liderler olarak betimlemişlerdir. Antrenörler, başarı saldırganlık, aşağılama (küçük görme) ve dayanıklılık niteliklerinde yüksek eğilimlere sahiptirler (Ogilvie ve Tokku,1970). Bu nitelikler aynı zamanda otoriter liderin belirgin nitelikleridir. Anderson (1959) otoriter liderleri diğerlerini kontrol için otoriteyi kullanan, grupta diğerlerine emirler veren, kabul edilmiş kurallara göre işleri yaptırmaya çalışan, itaat etmeyenleri cezalandıran, iş bölümüne karar veren, işin nasıl yapılması gerektiğini belirleyen biri olarak tanımlar. Antrenörlerin otoriter eğilim göstermelerinin nedenleri şunlar olabilir:
1. Rol algıları otoriterlik davranışını gerekli kılmaktadır.
2. Diğerlerini kontrol etmek bazıları için bir gereksinimdir. Bu gereksinimlerini sporla tatmin edebilirler.
3. Spordaki baskı ve zorlanma antrenörün takımının ya da sporcusunun kontrolünü gerektirir.
4. Sporcuların otorite figürlerine alışkın olması antrenörü otoriter bir eğilime yöneltir.
5. Bazı antrenörler antrenörlük rolü kadar babalık rolünü tanımlamaya çalışırlar ve böylece disiplini aşılama gereksinimini hissederler ve bazı antrenörler de otoriterdir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir